Diyetisyen Şule Satılmış ile İş Hayatında ve Karantina Döneminde Beslenme Hakkında Röportaj - Archerson

Diyetisyen Şule Satılmış ile İş Hayatında ve Karantina Döneminde Beslenme Hakkında Röportaj


İçerisinde bulunduğumuz pandemi döneminden dolayı doğru ve sağlıklı beslenmenin önemini daha da iyi anlayabildiğimiz bu dönemlerde, karantina döneminde beslenme düzeninin ve spor alışkanlıklarımızın nasıl olması gerektiğini; çalışma hayatındaki kişilerin önemli bir sunum veya toplantı öncesinde nasıl beslenmesi gerektiği ile ilgili Diyetisyen Şule Satılmış ile röportaj gerçekleştirdik. Bilgi, deneyim ve fikirlerini bizimle paylaştığı için çok teşekkür ederiz.

 

Bize kendinizden bahseder misiniz?

Öncelikle merhabalar, ben Diyetisyen Şule Satılmış. 24 yaşındayım. 2018 yılında Bahçeşehir Üniversitesi’nde tam burslu okuduğum Beslenme ve Diyetetik bölümünden mezun oldum. 2019 yılından beri de Archerson’da Online ve Yüz Yüze beslenme danışmanlığı vermekteyim.

 

Diyetisyen olmaya nasıl karar verdiniz?

Mesleğimi isteyerek seçtim ve severek yapmaktayım. Aslına bakarsak her zaman sağlık sektöründen bir meslek seçeceğimi biliyordum. Fakat bana diyetisyenliği seçtiren ise beslenme danışmanlığının insanların hayatında uzun süreli bir etki bırakması diyebilirim. Danışanlarıma ve takipçilerime sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıkları kazandırmak, bunun aynı zamanda keyifli olabileceğini göstermek ve farklı insanlarla tanışıp onlarla sürekli iletişimde olmak işimin en sevdiğim kısmı.

 

Önemli bir iş toplantısı veya sunum öncesinde nasıl beslenmeliyiz? Nelere dikkat etmeliyiz?

Bu tarz önemli sunum veya iş toplantılarından önce beslenme ile ilgili dikkat etmemiz gereken birkaç unsur var. İlk olarak sunum ya da toplantı öncesinde, ne çok erken beslenmek gerekir ne de tam sunum öncesinde beslenmek gerekir. Yani 1.5-2 saat öncesinde beslenmek ideal olan diyebiliriz. Örnek vermek gerekirse iş toplantısından hemen önce yemek yediysek karnımızda var oluşabilecek olası şişlik durumu ve sindirim sisteminin çalışmaya başlaması bizi rahatsız edebilir. Diğer yandan, eğer çok erken beslenip o şekilde toplantımıza girdiysek, uzun süreli açlıktan dolayı kan şekerimizde düşme olacağından odaklanma problemi yaşayabiliriz. Uzun süre beslenmeme ve sunumun getirdiği stres ile birlikte tansiyonumuz düşebilir, bayılma ve göz kararması gibi problemler yaşayabiliriz. Bu nedenden dolayı uzun süreli açlık durumunun olmaması oldukça önemli. Bir diğer dikkat etmemiz gereken unsur ise; alışkın olduğumuz yeme düzeninden o gün içerisinde çıkmamamız gerekir. Örneğin; her zaman kahvaltınızda peynir, yumurta, zeytin gibi besinler tüketiyorken, o gün kahvaltıda yulaf ve meyvelerden oluşan bir kahvaltı yaparsanız vücudunuz alışkın olmadığı için alerji, sindirim problemleri gibi farklı tepkiler gösterebilir. Bunun dışında aslında her zaman olması gerektiği gibi dengeli bir tabakta yemek yemek oldukça önemli. Her öğünde, tabağımızda vücudumuzun ihtiyacı olan sağlıklı bir protein karbonhidrat, yağ ve lif kaynaklarının bulunması gerekiyor. Eğer erken bir saatte kahvaltımızı yaptıktan sonra bir daha yemek yeme şansımız olmayacak ise mutlaka yanımızda sunum öncesinde atıştırmalık ara öğünler olması gerekiyor. Sunum öncesi çay ve kahve içecekleri de sunum anında oluşabilecek etkilerden dolayı sınırlı miktarda tüketmek gerekiyor. Son olarak, sunum veya iş toplantısı esnasında sunumun aksamaması ve susuzluğun yol açtığı baş ağrısından etkilenmemek için, mutlaka yanımızda su bulundurmamız gerekiyor.

 

Karantina döneminde ideal ve doğru beslenme nasıl olmalı?

Öncelikli olarak, içinde bulunduğumuz pandemi sürecinden dolayı, bağışıklık sistemimizi güçlendirecek besinler tüketmemiz gerekir. Bağışıklığı güçlü tutmanın ilk koşulu da elbette sağlıklı beslenmek. Yani, tek bir besin türünden çok tabağımızda sebze, meyve ve et gruplarından hepsine dengeli bir şekilde yer vermemiz gerekir. Bununla birlikte, vücudumuzun ihtiyacı olan tüm besin ve mineralleri sağlamak için mevsim sebze- meyvelerinden yararlanmalıyız. Özellikle de bu dönemde soğan, sarımsak gibi güçlü antioksidan kaynaklarından, mevsimsel olarak değişmesiyle birlikte portakal, mandalina, çilek, biber gibi C vitamini kaynaklarından, kefir, yoğurt gibi probiyotik kaynaklarından porsiyonunu dikkat etmek koşulu ile yararlanabiliriz. Yine, sıvı ihtiyacımızın giderilmesine dikkat etmek, günde en az 2 litre su içmek her dönemde olduğu gibi bu dönemde de oldukça önemli. (Çay, kahve gibi içecekler su yerine geçmiyor. ) Evimizde çok fazla paketli ürünlerin bulunmaması ya da dışardan yemek söyleme alışkanlığının bırakılması, hem gereksiz yağ ve şeker alımını engellemiş hem de kilo artışımızın önüne geçmemize gereken yardımı sağlamış olur. Onun dışında çalışma ve ders saatlerine uygun hazırlanacak beslenme programı, daha verimli ve doğru olabilir.

 

İçinde bulunduğumuz bu dönemde yalnızca doğru beslenmek yeterli mi?

Hayır, elbette yalnızca sağlıklı beslenmek yeterli değil. Hem formda kalmak hem de vücudumuzu zinde tutabilmek için hayatımıza hareket ekliyor olmamız oldukça önemli. Normal günlük rutinimizde spor yapmıyor olsakta, eskiden işe veya okula gidip gelirken ve gün içerisinde hareket halinde oluyorken, günümüz pandemi koşullarından dolayı sürekli evde olmanın verdiği mecburiyetten vücudumuz neredeyse hiç hareket etmemiş olabiliyor. Bu hareketsizlik de kilo artışına ve eklem ağrılarına yol açabiliyor. Bu nedenle sağlıklı beslenme düzeni ile birlikte hayatımıza hareketi de eklememiz gerekiyor.

Dyt.Şule Satılmış

Yorum Yap